Kibrit-i Ahmer'in Peşinde
Fatih Yıldız - 03 Eylül 2021
Vakıamda bir meleğin beyaz bir nurla beraber bana geldiğini gördüm. Bu sanki güneş ışığından bir parçaydı. 'Bu nedir?' diye sordum. Bana şöyle cevap verildi: 'Bu eş-Şuara Suresi'dir.' Onu yuttum ve o zaman sanki bir tüy göğsümden boğazıma, boğazımdan da ağzıma çıkıyormuş gibi hissettim. Bu; başı, dili, gözleri ve dudakları olan bir hayvandı. Başı, Maşrık ve Mağrib ufuklarını kaplayıncaya kadar genişledi, sonra yeniden küçüldü ve göğsüme geri döndü. O zaman bildim ki sözüm Maşrık'a da Mağrib'e de uzanacak." "Kibrit-i ahmer", tasavvufî ıstılahatta cisimleri altın şekline getirebilmede etkili olduğu bilinen bir cevherdir. Allah tarafından büyük zatlara bahşedilen tasarruf kuvveti de kibrit-i ahmer ile bağdaşır. Nitekim İbn Arabî'nin bu Rahmânî ilhamı doğrulanmış, Hakkâ yürüyüşünü takip eden asırlar boyunca kelâmı ile Ekberî irfan ve irşad metodu dünyaya yayılmıştır. İşte bu minvalde tasavvuf araştırmaları alanının en önemli isimlerinden Claude Addas, en önemli çalışmalarından biri olan Kibrit-i Ahmer'in Peşinde'de "Şeyh-i Ekber" Muhyiddin İbn Arabî'nin velayet yolunun izlerini sürüyor. Anavatanı Endülüs'te geçen ilk gençlik ve olgunluk yıllarından burada şahit olup içinde bulunduğu ilmî münazaralara, kendi tasavvufî kimliğini vehbî olarak bulduğu manalara ve rüyalara; Peygamber Efendimizle (sav) "görüşme"lerine değinerek İbn Arabî'nin manevî tasarruf yolunda geçirdiği aşamalara ve varoluşsal tınısı yüksek büyük eserlerine dair bir yol haritası çiziyor. "Söyle bana, ey dost, seni nereye götürmemi istiyorsun? — Resul’ün şehrine gitmeliyim, nurlu makamı ve kibrit-i ahmer’i bulmaya."