Hüseyin Vassaf ve Sefîne-i Evliyâ-yı Ebrâr

 İlme Vukuf -   Fatih Yıldız -   25 Nisan 2022

Hüseyin Vassaf

            8 Mart 1872 ‘de İstanbul Aksaray’da doğdu. Hayatı hakkında bilinenler Sefîne-i Evliyâ-yı Ebrâr’ın sonunda verdiği bilgilere dayanmaktadır. Babası Ürgüplü Hacı Osman Efendi, Mısır Valisi Mehmet Ali Paşa’nın ve oğlu İbrahim Paşa’nın hizmetinde bulunmuş, bunların vefatın dan sonra Mehmet Ali Paşa’nın damadı Yusuf Kamil Paşa’nın hizmetine girerek uzun yıllar Mısır ve İstanbul’da görev yapmış,Yusuf Kamil Paşa’nın eşi Zeynep Hanım tarafından Fatma Emsal Hanım’la evlendirilmiştir.

            Hüseyin Vassaf, Ağayokuşu İbtidâi Mektebi, Medrese-i Hayriyye, Mekteb-i Osmanî, Aksaray Valide Rüştiyesi ve Mekteb-i Mülkiyye İdadisi’nde öğrenim gördü. Rüsûmat Emaneti Evrak Kalemi’nde çalışan ağabeyi vasıtasıyla burada göreve başladı (Nisan 1892). Ertesi yıl Şirket-i Hayriyye Tahrîrat Kalemi’ne girdi.Burada bir yıl kadar çalıştıktan sonra eski görevine döndü. Rüsûmat Mektûbî Kalemi mümeyyizi, Galata Emtiâ-i Dâhiliyye Gümrüğü kontrol memuru, müskirat, zahire ve ihracat gümrükleri müdürü olarak görev yaptıktan sonra İstanbul Rüsûmat Başmüdürlüğü’ne tayin edildi (Mart 1920). 1922 yılı sonunda kendi isteğiyle emekli oldu.

            Tasavvufa karşı ilgisi küçük yaşlarda aile çevresinde başlayan Hüseyin Vassaf’ın annesi Fatma Emsal, Ahmed Ziyâeddin Gümüşhânevi’ye mensuptu. Babası Hacı Osman Efendi ise Şehremini’de bulunan Ümmi Sinan Tekkesi’nin şeyhi Salih Efendi’nin dervişiydi.

            Hüseyin Vassaf resmi tedrisatı dışında değişik hocalardan müsait bulduğu her ortamda dersler almaya devam etmiştir. Bu hocalardan ve okuduğu derslerden bazıları şunlardır:

       

          Kerbela’da imamken, bir ara İstanbul’a gelerek Süleymaniye Camii’nde Hadis dersleri okutan Nasır Efendi ile, Beyazıd Camii İmamı Hüsnü Efendi’den birkaç yıl Buhârî-i Şerîf; Necib Efendi’den Kasîde-i Bürde; Küçük Ayasofya Camii’nde Bayramiye şeyhlerinden olan Hacı Kamil Efendi ve Ahmed Nazmi Efendi’den Rûhu’l-Beyan Tefsiri; Uşşâkî Şeyhi Hafız Mustafa Hilmi’den ve Mevlevi Mehmed Es’ad Dede’den Mesnevi, Bostan ve Gülşen-i Râz dersleri... Kendi ifadesine göre “Kalbime genç yaşımda tohm-ı tasavvuf ve aşkı eken”diye ifade ettiği Mehmed Es’ad Dede olmuştur. Bunların yanı sıra Aksaray Uşşakî Dergahı’ndaki Nakşi şeyhi Hayalî Hafız Efendi ve Sünbülî Hankahı Şeyhi Rızaeddin Efendi’lerin sohbetlerine devam ediyordu. Nakşibendi şeyhi Abalı Hafız ile Sünbül Efendi Dergahı şeyhi Ziyaeddin Efendi’nin sohbetlerinden faydalandı.

          1896’da Şam’dan İstanbul’a gelen ve evinde misafir kalan Şâbanî-Bekrî şeyhi Muhammed Sultan Efendi’ye intisap etti. Birkaç yıl sonra icazetnâme aldı. Küçük Ayasofya’da oturan Şâbanî şeyhi Hacı Kamil Efendi’nin sohbetiyle Sünbül Efendi ve Seyyid Nizam Dergahları’ndaki zikir ve sohbetlere düzenli olarak katıldı. Şeyhi Muhammed Sultan Efendi’nin vefatından sonra sürekli mektuplaştığı Gülşenî şeyhi Şuayb Şerefeddin Efendi’nin daveti üzerine Edirne’ye giderek kendisine intisap etti. On yıl kadar hizmet ettiği Şerefeddin Efendi’nin vefatından sonra da damadı Şeyh Ahmed Müslim Efendi’ye biat etti. Ahmed Müslim Efendi’nin emriyle halifesi Şeyh Şehrî Efendi’den Gülşenî hilafetnâmesi aldıktan sonra Kasımpaşa’daki Hüsameddin Uşşakî Dergahı şeyhi Mustafa Hilmi Efendi’nin yanında yeniden seyr-i sülûka başladı. Mustafa Hilmi Efendi’nin vefat etmesi üzerine halifelerinden İnegöl Müftüsü Mehmed İzzeddin Safiyyullah Efendi İstanbul’a gelip Hüseyin Vassaf’ın seyr-i sülûkunu tamamlattı ve şeyhinin tac, hırka ve kemerini bir icazetname ile birlikte kendisine teslim etti (Haziran 1925). Kadiri şeyhlerinden Müştak Baba’nın oğlu Edhem Baba’nın halifesi Mehmed Kemterî Efendi de ona teberrüken Kâdirî icazeti verdi. Böylece Şâbaniyye, Gülşeniyye, Uşşâkiyye ve Kâdiriyye tarikatlarından hilafeti olan Hüseyin Vassaf dört kişiye (Pötürgeli Ali Rıza, Sivaslı Ömer Rüştü, Göreleli Osman Sıdkı, Ankaralı Mehmed Mecdi) Uşşâkiyye tarikatından hilafet vermiştir.

         Hüseyin Vassaf  telifi için yirmi yıl çalıştığı Sefîne-i Evliyâ-yı Ebrâr’a malzeme toplamak için bir çok yer dolaştı buralardaki mutasavvıflarla görüştü, tekke ve türbelerde incelemelerde bulundu. 2000’e yakın sûfî biyografisini ihtiva eden eserini 1925’te tamamladı. 21 Ekim 1929’ da Arnavutköy’deki evinde vefat etti. Vasiyeti üzerine Rumelihisarı Kabristanı’na defnedildi.

            Tâhiru’l-Mevlevî, İbnü’l-Emin Mahmud Kemal, Ahmed Remzi Akyürek, Tahir Ağa Tekke si şeyhi Ali Behçet Efendi, Halil Nihat Boztepe, Mehmed Ali Aynî gibi devrin bir çok tanınmış siması ile dostluk kuran Hüseyin Vassaf, bunların bazıları hakkında müstakil eserler kaleme almıştır.

            Eserleri

            Hüseyin Vassaf daha küçük yaştan itibaren ilme merakı olduğundan, birçok hocanın ve şeyhin rahle-i tedrisinden geçmiş, birçok seyahatlerde bulunmuş, bundan dolayı geniş bir kütüphaneye sahip olmuştur. Ancak Aksaray’da oturduğu evi yandığı için kitaplarının büyük ekseriyeti de bu esnada yok olup gitmiştir. Buna rağmen bir vesileyle, o zamanki adıyla Beyazıt’taki Umumi Kütüphane’ye 500 cilt kitap bağışında bulunduğunu kendisi ifade etmektedir.

            İlim tahsili, devlet hizmeti ve seyahatlerle dolu olan Hüseyin Vassaf’ın elli yedi senelik ömrü oldukça bereketli geçmiş, bunun neticesi olarak geride birçok eser bırakmıştır. Sayıları otuza varan bu eserlerin hepsi ayrı bir değerdir. Eserlerinden bir kısmı basılmış ancak bir çoğu müellifin kendi el yazısıyla olup, basımı beklemektedir. Bir önemli husus ise onun basılan değil, bilhassa basılmayan eserleri önemlidir. Eserlerinin yazma nüshaları oğlu Mehmet Suat Erler tarafından Süleymaniye Kütüphanesi’ne bağışlanmış bulunmaktadır. Bir kısmı da İstanbul Çemberlitaş’taki Dönem Sokak’ta bulunan Karababa Tekkesi’ndedir. Buradaki kitaplar Ahmet Yivlik tarafından, Hüseyin Vassaf’ın sağlığında çokça uğradığı Fatih’teki Tahir Ağa Dergahı’ndan getirilmiştir. Tahir Ağa Dergahı’nın son şeyhi Ali Behçet Efendi’nin kızı Ayşe Hikmet Hanım elinde kalmış olan bu yazmalar, sonraları muhafaza etmesi şartıyla Ahmet Yivlik’e verdiğini kendisi söylemiştir.   

1. Divan

            Müellifin bir çoğu Sefîne-i Evliyâ-i Ebrar’ı yazarken dolaştığı türbe ve tekkelerde medfun tarikat büyükleri ve devrinin meşhur şeyhleri hakkında yazdığı şiirlerle tanıdıklarının vefatı münasebetiyle kaleme aldığı tarih manzumelerini ihtiva eden eserde tekkelerin, camilerin inşaa ve tamirine dair şiirler ve düşülen tarihlerde önemli yer tutmaktadır. Şiirler büyük boy 265 sayfalık bir deftere harf sırasıyla yazılmaya başlanmış, ancak bu düzen daha sonra sürdürülme miştir. 504 şiir ihtiva eden defterin bazı sayfaları daha sonra doldurulmak üzere boş bırakılmıştır. (Süleymaniye Ktp, Yazma Bağışlar, 2311). İsmail Kasap tarafından GÜSBE’de Hüseyin Vassaf ve Divanı adıyla yüksek lisans tezi hazırlanmıştır.

            2. Gülzâr-ı Aşk:

            Süleyman Çelebi’nin Mevlid’inin şerhi’dir. (Süleymaniye Ktp, Yazma Bağışlar, 1315)

3. Vesîletü’n-Necât:

            Bursalı Mehmed Tahir’in isteği üzerine Sırât-ı Müstakîm’de yayımlanan Süleyman Çelebi ve Mevlid’i ile ilgili makalesinin genişletilmesiyle meydana gelmiştir. (İstanbul,1329)

4. Kitâb-ı Küliyyât:

            İslami edep ve faziletlere dair bazı konuları ihtiva etmektedir. (Süleymaniye Ktp,Yazma Bağışlar, 2318)

5. Müntehabât-ı Ezhâr-ı İrfân:

            Dini-tasavvufi eserlerden aldığı notlardan oluşan beş defterlik bir çalışmadır. (Süleymaniye Ktp, Yazma Bağışlar, 2314)

6. Mürâselât:

            Şehy Şuayb Şerefeddin Efendi’nin biyografisini ve mektuplarını ihtiva eder. (Süleymaniye Ktp, Yazma Bağışlar, 2310)

7. Es’adnâme:

            Mesnevîhan Mehmed Es’ad Dede hakkındaki eser Es’ad Dede’nin şiirlerini ihtiva etmesi bakımından önemlidir. ( Süleymaniye Ktp, Yazma Bağışlar, 2098, 2324)

8. Risâle-i Hayriyye:

            Yahya Efendi Dergahı Şeyhi Hasan Hayri Efendi’nin hayatı hakkındadır. (Süleymaniye Ktp, Yazma Bağışlar, 2326)

9. Risâle-i Müştâkiyye:

            Müştak Baba ve oğlu Edhem Baba’nın hayatı ve halifeleri hakkındadır. (Süleymaniye Ktp, Yazma Bağışlar, 2320)

10. Risâle-i Salâhiyye:

            Salâhaddin Uşşâkî’ye dairdir. Önceki risaleyle aynı cilt içindedir.

11. Kemalnâme-i Şeyh Hakkı:

            İsmail Hakkı Bursevi’nin hayatı ve eserleri hakkındadır. ( Süleymaniye Ktp,Yazma B,2324)

12. Gülzâr-ı Şâdî der Beyân-ı Menâkıb-ı Mehmed Emin Tokadî:

            Mehmed Emin Tokadî’nin menakıbı hakkındadır. (Süleymaniye Ktp,Yazma B,2315)

13. Ravza-i Sâdattan Bir Şemme:

            Müellif Ahmed er-Rıfâî’nin hayatı ve menakıbını ihtiva eden bu eserinin bir Rıfaî şeyhinde kaldığını söyler.

14. Bursalı Mehmed Tahir Bey:

            Mehmed Tahir Bey’le alakalıdır. (Süleymaniye Ktp,Yazma B,2324)

15. Kemâlü’l-Kemâl:

            İbnü’l-Emin Mahmud Kemal hakkındaki bu eserin yazma nüshası İÜ Kütüphanesi’nin İbnü’l-Emin bölümündedir.

16. Aynü’l-Hayât:

            Hüseyin Vassaf, Mehmed Ali Ayni hakkındaki bu eseri okuyup değerlendirmesi için kendisi ne gönderdiğini söyler.

17. Lücec-i Asrî Şerh-i Kelâm-ı Mısrî :

            Niyâzî-i Mısrî’nin “İlm bahr vücud esdâf onun dürdânesiyem ben” mısraıyla başlayan şiirinin şerhidir. (Süleymaniye Ktp, Yazma Bağışlar ,2319)

18. Mir’ât-ı İncilâ-yı Hakîkat:

            Niyazî-i Mısrî’nin “Halk içre bir âyineyem her kes bakar bir an görür”; “İbnü’l vaktem ben ebu’l vakt olmazam” mısralarıyla başlayan iki gazelinin şerhidir. Eserin sonunda Sefîne-i Evliyâ-yı Ebrâr için yazdığı biyografi sondan birkaç paragraf eksiğiyle yer almaktadır. (Süleymaniye Ktp, Yazma Bağışlar, 2313)

19. Tertîb-i Cedîd Coğrafya-yı Umûmî:

            Üç cilt olan bu eserin birinci cildinin basımı için Maarif Vekaleti’nden izin alındığını müellif bahsetmektedir. Basılmıştır.

20. Hülâsa-i Coğrafya-yı Umûmî:

            (İstanbul,1309)

21. Hâtıra-i Hicâziyye:

Hac için gittiği Hicaz ve çevresinde gördükleriyle alakalıdır.

22. Suriye’de Bir Cevelân:

            1913’te Halep, Humus, Hama, Trablusşam, Yafa ve Kudüs’e yaptığı seyahati anlatır.

23. Bursa Hatırası:

24. Vâkıât:

            Seyr-i sülûk sırasında yaşadığı manevi halleri anlatan risaleyi şeyhi Mustafa Hilmi’nin emriyle kaleme almıştır.

25. Mir’atü’l-Kemâl:

            İbnü’l-Emin’in bir natının şerhidir.

26. Feyzü’l-Kemâl:

            İbnü’l-Emin’in bir kıtasının şerhidir.

27. Tevfiknâme:

            İbnü’l-Emin’in kardeşi Tevfik Bey hakkında yazılmış manzum bir risaledir.

28. Risâle-i Şevkiyye:

            Kaygusuz Dergahı Şeyhi Mustafa Şevki efendi hakkındadır.

29. Remzînâme:

            Üsküdar Mevlevîhânesi Şeyhi Ahmed Remzi Dede hakkındadır.

30. Esrâr-ı Kur’âniyye’den Bir Nebze:

            İsmail Hakkı Bursevî’nin Rûhu’l-Beyân adlı tefsirinin Yasin Suresi bölümünün tercümesidir. (Süleymaniye Ktp, Yazma Bağışlar, 2312)

31. Güldeste-i Hakîkat:

            Rûhu’l-Beyân’dan iki cüzün tercümesidir.

32. Makaleleri:

            Mahfel, Sırât-ı Müstakîm, Cerîde-i Sûfiyye gibi dergilerde yayımlanmış makaleleri mevcuttur.

                                               Sefîne-i Evliyâ-yı Ebrâr Şerhi Esmâr-ı Esrâr

Genel Bilgiler

            Kendi sahası içinde XX. yüzyıla kadar Türkçe telif edilmiş en mühim evliya tezkiresi Bahru’l-Velâye ise de bu sahanın en mükemmel ve en geniş eseri yüzyılın başlarında Hüseyin Vassaf Bey tarafından yazılmış Sefîne-i Evliyâ-yı Ebrâr Şerh-i Esmâr-ı Esrâr’dır. Bu esere denk sayılabilecek son dönem eserlerinden Harîrîzâde’nin Tibyânü Vesâil’ini unutmamak gerekir, ancak Tibyân yazım dili Arapça olması bakımından farklı bir kategoride yer alır. Yani son dönemde Türk diliyle yazılmış, tarikatlar ve mutasavvıflar hakkında en geniş eser Sefîne-i Evliyâ’dır diyebiliriz.

     Sefîne-i Evliyâ-yı Ebrâr Şerh-i Esmâr-ı Esrâr isminden de anlaşılacağı gibi, Mehmed Sami es-Sünbülî tarafından telif edilen Esmâr-ı Esrâr adlı eserin şerhidir. Esmâr-ı Esrâr Sultan II. Abdülhamid zamanında Divân-ı Hümâyûn kalemi mühimme odası görevlilerinden Mehmed Sami es-Sünbülî tarafından kaleme alınmış, küçük hacimli olmasına rağmen mühim eserlerdendir. 1316/1900 yılında basılmış bu eserde belli başlı bütün tarikatların silsileleri yer almaktadır. Her tarikatın ve o tarikattan doğan bütün kolların silsileleri, Hz. Ebubekir ve Hz. Ali ’den itibaren kurucusu olan zata kadar sıralanmaktadır.Kurucusu olan zatın ismi verildikten sonra, doğum tarihi, kaç yıl yaşadığı, vefat senesi yazılmış, hakkında kısaca bilgi verilmiştir. Silsileyi teşkil eden, kurucudan önceki zatların sadece isimleri verilmiştir. Eserde şu tarikatların silsileleri vardır: Kâdiriyye, Rifâiyye, Bedeviyye, Sâdiyye, Şâzeliyye, Mevleviyye, Halvetiyye, Bektâşiyye, Nakşibendiyye, Bayrâmiyye, Sühreverdiyye, Zeyniyye, Düsûkiyye, Rûşeniyye, Gülşeniyye, Kübreviyye, Şâbaniyye, Halvetiyye-i Ahmediyye, Sinâniyye, Uşşâkiyye, Celvetiyye, Ramazaniyye, Mısriyye, Cerrâhiyye, Raûfiyye, Cihangiriyye, Sivâsiyye, Halidiyye, Eşrefiyye. Böylece bu eserde toplam 29 tarikatın silsilesi verilmektedir. 

 

  

            Sefine-i Evliyâ Hüseyin Vassaf’ında belirttiği gibi Esmâr-ı Esrâr’ı şerhetmek için yazılmaya başlanmışsa da, şerh olmaktan çıkmış ve Beş büyük ciltlik ansiklopedik tarzda mükemmel bir eser haline gelmiştir. Sefine-i Evliyâ’da 2000 dolayında şahsiyetin hayatı yer almaktadır. Bunların çoğu Anadolu’da taşrada yetişmiş kişiler olup başka eserlerde de hayatları hakkında bilgi bulmak hemen hemen imkansız gibidir. Bu bakımdan geniş çaplı bir sûfiler ansiklopedisi olan eserin diğer bir özelliği de terceme-i halleri zikredilen şahısların eserlerinin liste halinde verilmesidir. Ayrıca Hüseyin Vassaf tarafından bazı tekke ve türbelerin krokilerinin çizilmiş ve-ya fotoğraflarının çekilmiş olması esere ayrı bir önem kazandırmaktadır.

            Hüseyin Vassaf bu eserine daha önce belirtildiği gibi 15 Şubat 1318/1902’de Sahaflar’da eline geçen Esmâr-ı Esrâr’ı şerhetmek niyetiyle başlamış ve 25 Safer 1342/1923 tarihinde müsveddesini tamamlamıştır.Eserin asıl nüshası 12 Cumadelûlâ 1343/1925’de tamamlamıştır.

Eserin birinci cildinin başında da görüldüğü gibi, eserin telifi tamamlandıktan sonra, zamanın ilim ve fikir adamları tarafından son derece takdirle karşılanmıştır. Esere takriz yazanlar arasında İbnü’l-Emin Mahmud Kemal İnal, Muhammed Sadık Vicdani, Şeyh Vasfi, Abdürrezzak Âlimî, Bağdatlı Mahmud Said Efendi, Muhammed Hazmî, Muhammed Besim ve Ahmed Remzi Dede vardır. Eser, daha müellifi hayattayken basılmak üzere matbaaya teslim edilmiş, ancak harf inkılabı sebebiyle baslımı gerçekleştirilememiştir. Bugün eserin, tek nüshası İstanbul Süleymaniye Kütüphanesi, Yazma Bağışlar, 2305-2309 numaralarda kayıtlı ve beş büyük cilt halindedir. Dili Türkçe olup, rik’a hattı kullanılmıştır. Eser, Mehmet Akkuş ve Ali Yılmaz tarafından günümüz Türkçe’sine kazandırılmıştır.

 

Müellifin, daha sonra, esas aldığı konular hakkında bulduğu bilgileri ek sayfalarla ilave ettiği görülmektedir. Ayrıca Hüseyin Vassaf, tasavvuf tarihinde bazı mutasavvıflarla ilgili tartışma ve sürtüşmeler hakkında kendine göre yorumlar yapmış, meselelere açıklık kazandırmıştır.[1] Bu da esere ayrı bir değer kazandırmaktadır. Yine kendi dönemindeki zevat ile yaptığı yazışmaları, mektupları aynen esere almış ve günümüze ulaşmasını sağlamıştır.[2] 

 

 

Muhtevası ve Bölümleri

Eserin daha önce de belirtildiği gibi beş büyük ciltten oluşmaktadır. Müellifin mukaddimedeki ifadesine göre, eserin yarısı tamamen Halvetiyye tarikatına ayrılmıştır. Bu durum Halvetiyye gibi tasavvuf tarihinde kırk küsür kol ve şubesi olan bir tarikat için abartı olmasa gerektir. Müellif eseri tarikat adlarına göre düzenlemiş, başta tarikatın genel bir silsilesini vermiş, daha sonra silsilede yer alan ve özelliklede müellifin kendi döneminde yaşamış şeyhler hakkında kıymetli bilgiler nakledilmiştir. Yine şair olanların şiirlerinden divanlarından örnek beyitler kaydedilir.

            Eserin ciltlere göre bölümleri ve ana başlıkları şöyle tasnif edilebilir:

            I. Cilt: Mukaddime ve hemen ardından tasavvuf kavramı üzerine yazılmış “Tarikat-ı Aliyye” yazısı mevcuttur. Daha sonra isimleri yukarıda zikredilen dönemin konu hakkında ehliyet sahibi şahsiyetlerinin takrizleri bulunmaktadır. Kadiriyye tarikatıyla esere başlanılır. Kâdiriyye Tarikatı Silsilesi, Kâdiriyye Şubeleri: Rûmiyye-i İsmailiyye, Ğaniyye-i Kâdiriyye, Müştâkiyye, Enveriyye. Rifâiyye Tarikatı, Bedeviyye Tarikatı, Medyeniyye, Sühreverdiyye, Şâziliyye, Düsûkiyye, Senûsiyye, Zeyniyye, Kübreviyye, Mevleviyye, Sâdiyye, Bektâşiyye.

            II. Cilt: Nakşibendiyye, Çiştiyye, Bayrâmiyye, Celvetiyye.

            III. Cild: Celvetiyye, Şeyh Bedreddin, Halvetiyye, Rûşeniyye, Gülşeniyye, Sezâiyye, Halvetiyye-i Karamâniyye, Cemâliyye-i Halvetiyye, Sünbüliyye, Sivâsiyye, Şâbaniyye.

            IV. Cild: Şâbaniyye, Çerkeşiyye, İbrâhimiyye, Bekriyye, Sinâniyye, Uşşâkiyye.

            V. Cild: Ramazaniyye, Cerrâhiyye, Rifâiyye, Mısrıyye, Mevleviyye (birinci ciltdeki Mevlevilik’e ek olarak), “1343(1924) Sene-i Hicriyye’sinde İstanbul ve Bilâd-ı Selâse’de Mevcud Tekâyâ ve Zevâyâdır” başlıklı yazı. (Bu listede Dergah İsmi, Yevm-i Mahsûsu ve Şeyhin İsmi başlıkları altında 131 tekke ele alınmıştır) “Terceme-i Hâl-i Âcizî” başlıklı kendi hayatını anlattığı kısım.

Önemi

            İslam tarihinde tasavvufun tebarüzüyle birlikte mutasavvıfların hayatları, her türlü hareketleri, sözleri, şiirleri, kendilerinden nakledilen kerametler, hikmetli menkıbeler, kendilerine nispet edilen çeşitli haller, zamanla yazıya geçmiş, çeşitli kitap ve risaleler içinde yer almıştır. Hatta sırf bunları ihtiva eden bir çok müstakil eser meydana getirilmiştir. Evliya tezkireleri ile menakıp ve tabakat kitapları bunların başlıca örnekleridir.

            Dinî-tasavvufî edebiyat içinde, mutasavvıflardan bahseden bu eserler ayrı bir yere sahip olup her dönemde ilgi görmüştür. Bu eserlerde yer verilen anlatılar, kültür tarihi bakımından oldukça kıymetli olduğundan, bu tür eserler araştırmacılar için günümüzde de önemli bir kaynak durumundadırlar.

            Söz konusu eserler, muhtevaları bakımından çeşitlilik arzederler. Bunların başlıcaları, çeşitli tarikatlara mensup birçok mutasavvıfın hayatlarından bahseden evliya tezkireleridir. Tezkireler içinde, belirli bir tarikatın kurucularını, onların halifelerini ve meşhur şeyhlerini anlatarak daha sınırlı kalanları olduğu gibi, sadece bir tek kişinin hayatını ve menkıbelerini anlatanlar da vardır.

            Mutasavvıflardan bahseden ilk müstakil eserler Arapça’dır. Bunlar Ebû Abdurrahman es-Sülemî’nin Tabakâtü’s-Sûfiyye’si, Ebû Nuaym el-İsfahânî’nin Hilyetü’l-Evliyâ’sı, İbnü’l-Hâmisi’l-Kâbî’nin Mehâsinü’l-Ahyâr’ı ve Ebu’l-Ferec Bağdâdî’nin Safvetü’s-Safve’sidir. Farsça yazılan eserler içinde ise Ebu’l-Hasan Cüllâbî’nin Keşfü’l-Mahcûb’u, Feridüddin-i Attar’ın Tezkiretü’l-Evliyâ’sı, Abdurrahman Câmî’nin Nefehatü’l-Üns’ü Hüseyin b. Ali el-Kâşifî’nin Reşahatü Aynü’l-Hayât’ı zikredilebilir.

            Türk Edebiyatında evliya tezkiresi türündeki ilk eserler, bu son üç eserin tercümeleridir. Edebiyatımızda evliya tezkireciliği bir bakıma bu eserlerin, özellikle Tezkiretü’l-Evliyâ’nın tercümeleri şeklinde gelişmiştir. Bu geleneğin dışına çıkarak çeşitli kaynaklardan istifade etmek suretiyle ilk defa Türkçe bir evliya tezkiresi yazan, Köstendilli Mollazade Süleyman Şeyhî (v. 1235/1819-20)’dir.

             Süleyman Şeyhi’nin eserinin adı Bahru’l-Velâye’dir. Çeşitli kaynaklardan istifade edilmek suretiyle 1014 şahsın hayatı incelenmiştir. Bahru’l-Velâye’den sonra Habîbî’nin Vuslatnâme’si, Kemal İsmail Sadık Paşa’nın Âsâr-ı Kemâl’i Hocazade Ahmed Hilmi’nin Ziyâret-i Evliyâ’sı gibi evliya tezkiresi türünde eserler yazılmışsa da bunların hiç birinin hacmi ve muhtevası Bahru’l-Velâye kadar geniş değildir. Ancak belirmek gerekir ki kendi sahası içinde XX. yüzyıla kadar Türkçe telif edilmiş en mühim evliya tezkiresi Bahru’l-Velâye ise de, bu sahanın en mükemmel ve en geniş eseri, yüzyılın başlarında Hüseyin Vassaf Bey tarafından yazılmış olan Sefîne-i Evliyâ-yı Ebrâr Şerhi Esmâr-ı Esrâr’dır.

            Orta boy, 54 sayfa olarak basılmış, küçük hacimli bir eserin devasa bir sufi ansiklopedisine dönüşümünü ifade eden Sefîne-i Evliyâ, şerh olmaktan çıkmış Türkçe teracim kitaplarının en mükemmeli olmuştur. 2000 dolayında şahsın hayatının yer aldığı kitapta, klasik dönem sûfîleri hakkında kaynaklardan istifade edilmesi muhtemel olduğu halde son dönem sûfîlerine dair bilgiler tamamen müellifin çabalarına dayanmaktadır. Yer yer mektuplar ve şiirlerle edebi kimlik de kazanan eser; tekke, türbe ve mezar taşlarının fotoğrafları ve bazen planlarıyla zenginleştirilmiştir. Bugün belki bir çoğu ortadan kaldırılmış olan tarihi ve kültürel miras yazarın gayreti sayesinde kayıtlara geçmiş bulunmaktadır. Böylece kültür ve sanat tarihçileri açısından da eser kaynak olma niteliği taşımaktadır.

Kaynaklar:

Aşkar, Mustafa, Tasavvuf Tarihi Literatürü, Ankara 2001.

Hüseyin Vassaf, Sefîne-i Evliyâ, (çv. Mehmed Akkuş-Ali Yılmaz), İstanbul 1990.

Kurnaz, Cemal-Tatçı, Mustafa, “Hüseyin Vassaf”, DİA, XIX, İstanbul 1999.

 

 


[1] Mesela Mehmed Akkuş ve Ali Yılmaz tarafından yapılan tercümenin birinci cildinin 76-94. sayfasında İbnü’l-Arabî, kitapları ve vahdet-i vücûd mesleği üzerine kısa açıklamalar ve medhiye mevcuttur. Yine eserin Hacı Bektâş-ı Velî’ye ayrılan 395-402. sayfalarında Hacı Bektâş-ı Velî-Ahmed-i Yesevî bağlantısı ve Bektâşiyye tarikatı irdelenmektedir.  

[2] Örnek olarak tercemenin 80. sayfasında Cemal Paşa’ya İbnü’l-Arabî’nin türbesinin tamirini rica ettiği mektubu bunlardandır. İkinci cildin 389. sayfasını takip eden ve İbnü’l-Emin Mahmud Kemal Bey’i konu alan bölümde bu şahıstan aldığı iki mektup mevcuttur.

Diğer Yazılar